Mehmet Bingöl [email protected] Mehmet Bingöl

Bankalarla nakdi uzlaşmalı forward işlemi yapan şirketlerde Katma Değer Vergisi tarhiyatı

04 Ekim 2024, 14:28 ---

Son günlerde, bankalarla şirketler arasında yapılan “forward sözleşmeleri” çerçevesinde; şirketler nezdinde oluşmuş kazançlar üzerinden Katma Değer Vergisi ödenmesi gerektiği ileri sürülmekte ve şirketlere Vergi Denetim Kurulu tarafından ‘izaha davet’ yazıları gönderilmektedir.

Buna gerekçe olarak forward sözleşmesindeki banka müşterilerinin bankalara hizmet ifasında bulundukları ve bunun da KDV’ye tabi olduğu iddia edilmektedir. Bu çerçevede banka müşterilerinin KDV’li fatura düzenlemesi gerektiği öne sürülmektedir.

Oysa burada bize göre KDV kapsamında bir işlem yoktur. Tam tersine bu türev ürününü oluşturan ve müşterilerin hizmetine sunan bankalardır. Bu sayede reel sektör firmaları döviz ihtiyaçlarını dengeleyebilmekte ve bir anlamda kendi pozisyonlarını hedge etmek imkânına kavuşmaktadırlar. Başka deyişle forward, swap, opisyon gibi ürünleri oluşturan, geliştiren ve bu çerçevedeki hizmetleri reel sektör firmalarına sunan bankalardır. Dolayısıyla "banka bu işlemde zarar etti, müşteri tarafı kar etti diyerek müşterinin bankaya hizmet ifasında bulunduğunu iddia etmek ve bu da KDV'ye tabidir" demek bize göre vergi mevzuatına uygun değildir.

Bilindiği üzere forward sözleşmesi, taraflardan birinin sözleşmeye konu olan finansal varlığı (genellikle döviz) sözleşmede belirlenen/anlaşılan fiyat üzerinden gelecekteki belirli bir tarihte satın almasını, karşı tarafın da sözleşmeye konu finansal varlığı satmasını şart koşan bir sözleşme türüdür. Forward sözleşmelerinin döviz forward sözleşmeleri, faiz forward sözleşmeleri ve ticari mal forward sözleşmeleri gibi değişik türleri olmakla birlikte ülkemizde finans piyasalarında en çok yapılan forward sözleşmeleri yabancı para (döviz) üzerinden yapılan forward sözleşmeleridir. Bu işlemlerin ve genel olarak diğer vadeli işlemler piyasasının amacı, kurumsal yatırımcıların nakit piyasalarda karşılaştıkları fiyat değişim risklerini, bu riskleri taşımaya istekli kurumlar üzerine aktarmaları için ortam hazırlamaktır. Bu kontrat ile alıcı taraf, satın alma fiyatını sabitleyerek, gelecekte alınması planlanan dövizin fiyatındaki artışa karşı korunma sağlamaktadır. Forward sözleşmeler vadesi geldiğinde fiziki teslimli olarak veya nakdi uzlaşı ile sonuçlanabilmektedir. Doğal olarak sözleşme vadesinde piyasada oluşan kura göre bazen banka tarafı, bazen de müşteri tarafı kazançlı olabilmektedir.

İşte Vergi Müfettişleri nakdi uzlaşmalı olarak sonuçlanan işlemlerde KDV hesaplanmasını ileri sürmektedirler. Oysa sözleşme vadesindeki işlemin döviz teslimi veya nakdi uzlaşma ile yapılmasının hiçbir farkı bulunmamaktadır. Gerçekten de nakdi uzlaşı; karşılıklı TL ve döviz tutarlarındaki fiziksel edimlerinin netidir.

“Ana işlem olan ve genel olarak finans piyasalarında yoğunlukla gerçekleşen döviz forward sözleşmelerinde asli ürünün döviz olması ve döviz teslimlerinin KDV’nden istisna olması durumunu dikkate aldığımızda asli unsur olan teslimin gerçekleşmesi yâda tali unsur olan sözleşmenin teslim ile değil de değer farkının nakit olarak ödenmesi şeklinde tercih edilmesi arasında farklılık bulunmamaktadır. Ana eylem KDV’nden istisna iken bu eylemin tamamlanmayıp elde edilmek istenen menfaatin nakdi olarak sağlanması durumunu ana üründen ve sözleşmeden koparmak hukuken de ticari olarak da mümkün olmayan bir yaklaşımdır. Mevcut sözleşmenin kapsadığı konu itibariyle sonuçlandırılması halindeki maddi menfaatin karşı tarafa aktarılması işlemi beklenen maddi sonucun sağlanmasına yönelik bir tercih olup ana işlemden bağımsız kendi başına sonuç doğuran bir tüketim değeri hali olarak kabul edilemez. Konuyu bu prensip doğrultusunda ele aldığımızda nakit uzlaşmalı forward işleminin KDV’ne tabi olduğu iddiasının kanunun lafzı ve kapsadığı alan ile uyumu sağlanamamaktadır. [1]”

Sonuç olarak; forward işlemlerinde banka müşterisi nezdinde doğan kazanç ister nakdi uzlaşmalı işlem ile olsun, isterse döviz teslimi sonucunda olsun Katma Değer Vergisine tabi olmamalıdır. Zira burada banka müşterilerince bankalara verilen bir hizmet söz konusu değildir.

Esasen KDV mevzuatı açısından böylesine tartışmalı ve zorlama konular yerine vergi incelemelerinin; kayıp ve kaçağın yoğun olduğu Kurumlar ve Gelir Vergisinde yoğunlaştırılması çok daha uygun olacaktır.

Öte yandan yaşanan bu tartışmalar reel sektör için gerekli olan bu ve benzeri finansal ürünlerin yapılamaması/geliştirilememesi sonuçlarını doğurabilecek ve finansal piyasalarda bir kargaşa ortamı yaratabilecektir.

[1] Arif BAŞER,YMM-RSM Turkey,  https://www.linkedin.com/in/arif-ba%C5%9Fer-07697a86/, 16.09.2024, İst.

ETİKETLER :
YORUMLAR (0)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)
BANKA HİSSELERİ
Hisse Fiyat Değişim(%) Piyasa Değeri
BASIN TOPLANTISI - ETKİNLİK - KONFERANS
Basın Daveti Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği 06 Şubat 2020, 09:30

Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği (TKYD), 2019 yılında Emeklilik ve Yatırım Fonları performanslarını ve fonlara artan ilgiyi açıklıyor. 06 Şubat 2020...

Tüm Etkinlikleri Göster