BASIN TOPLANTISI - ETKİNLİK - KONFERANS
Basın Daveti Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği 06 Şubat 2020, 09:30

Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği (TKYD), 2019 yılında Emeklilik ve Yatırım Fonları performanslarını ve fonlara artan ilgiyi açıklıyor. 06 Şubat 2020...

Tüm Etkinlikleri Göster
BANKA HİSSELERİ
Hisse Fiyat Değişim(%) Piyasa Değeri

E-posta listemize kayıt olun, en son haberler adresinize gelsin.

Ana SayfaGündemTCMB'den "Türkiye'de Cari Denge" yazısı----

TCMB'den "Türkiye'de Cari Denge" yazısı

TCMB'den Türkiye'de Cari Denge yazısı
13 Haziran 2024 - 09:25 www.finansgundem.com

TCMB Ekonomistleri "Parasal Sıkılaştırma Dönemlerinde Türkiye'de Cari Denge" başlıklı bir blog yazısı yayımladı

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) blog sayfası "Merkezin Güncesi"nde yer alan bir makalede, parasal sıkılaştırma dönemlerinde, iç talebin dengelenmesinin dış ticaret dengesi ve cari denge üzerinde olumlu etkilerinin olması beklendiği belirtildi.

TCMB Kıdemli Ekonomist Okan Eren ve TCMB'de araştırmacı olarak görev yapan Ece Taşan tarafından "Parasal Sıkışaştırma Dönemlerinde Türkiye'de Cari Denge" başlıklı bir blog yazısı yayımlandı.

Yazıda, "2023 Haziran ayında başlayan son parasal sıkılaştırma süreci de enflasyonun yanı sıra aralarında dış ticaret ve cari dengenin bulunduğu çeşitli makroekonomik göstergeleri etkilemektedir. Bu blog yazısında son dönemde uygulanan parasal sıkılaştırma adımlarının dış ticaret ve cari denge üzerindeki etkilerini betimsel olarak inceliyoruz." denildi.

Söz konusu makalede şu bilgiler verildi:

"Parasal sıkılaştırma dönemlerinde, iç talebin dengelenmesinin dış ticaret dengesi ve cari denge üzerinde olumlu etkilerinin olması beklenir. 2023 Haziran ayında başlayan ve politika faizinin kademeli olarak yüzde 8,5 seviyesinden Nisan 2024 itibarıyla yüzde 50 seviyesine getirildiği son parasal sıkılaştırma süreci de enflasyonun yanı sıra aralarında dış ticaret ve cari dengenin bulunduğu çeşitli makroekonomik göstergeleri etkilemekte. Bu blog yazısında son dönemde uygulanan parasal sıkılaştırma adımlarının dış ticaret ve cari denge üzerindeki etkilerini betimsel olarak inceliyoruz. Bunu yaparken son yıllarda deneyimlediğimiz iki büyük parasal sıkılaştırma dönemini mercek altına alıp içinde bulunduğumuz dönemdeki gelişmeleri yorumlayarak kısa vadeli öngörülerimizi sunuyoruz.

İncelediğimiz sıkılaştırma dönemlerini 1 haftalık repo faizinin en düşük ve en yüksek değerlerinin farkına göre tanımlıyoruz. Buna göre, söz konusu referans sıkılaştırma dönemlerinden ilki 2018 yılının üçüncü çeyreği ile 2019 yılının ikinci çeyreği arasındaki bir yıllık döneme denk geliyor. Bu dönemde politika faizi Mayıs 2018’deki yüzde 8 seviyesinden oldukça hızlı bir artışla Eylül 2018’de yüzde 24 seviyesine ulaşmış ve Temmuz 2019’a kadar bu seviyede kalmıştı. Referans aldığımız ikinci sıkılaştırma dönemi ise 2020 yılının son çeyreği ile 2021 yılının üçüncü çeyreği arasındaki bir yıllık dönemi kapsıyor. Bu dönemde de politika faizi Ağustos 2020’deki yüzde 8,25 seviyesinden kademeli bir artışla 2021 yılının Mart ayında yüzde 19 seviyesine ulaşarak Eylül 2021’e kadar bu seviyede kalmıştı.

2018 yılında başlayan sıkılaştırma döneminde politika faizindeki toplam artış 1600 baz puan olurken 2020 yılında başlayan dönemdeki artış 1075 baz puan olmuştu. İçinde bulunduğumuz dönemde ise Haziran 2023’ten bu yana politika faizindeki toplam artış 4150 baz puana ulaştı.

Blog yazısı boyunca kullandığımız grafiklerde görsel kolaylık sağlamak adına, belirlediğimiz sıkılaştırma dönemleri taralı alan ile gösterilmekte.

Dış Ticaret Gelişmeleri ve Reel Dengelenme

Öncelikle ihracat gelişimine baktığımızda, ele aldığımız ilk sıkılaştırma döneminde nominal olarak ihracatın istikrarlı seyrini devam ettirdiği, miktar olarak da ılımlı bir artış sergilediğini görüyoruz (Grafik 1). 2020 yılında başlayan sıkılaştırma döneminde ise salgın sonrası uluslararası ticaretin toparlanmasıyla birlikte hem nominal hem de reel ihracatın güçlü bir artış kaydettiği net bir şekilde görülüyor.

Söz konusu dönemleri ithalat bazında incelediğimizde de 2018 yılında başlayan ilk referans sıkılaştırma döneminde ithalatın hem nominal hem de reel olarak öncelikle belirgin ve hızlı biçimde gerilediği, bunu takiben toparlansa da uzun süre sıkılaşma öncesi seviyesinin altında kaldığı gözleniyor (Grafik 2). Bununla beraber, 2020 yılında başlayan ikinci referans sıkılaştırma döneminde, ithalat tarafında beklenen düşüşü nominal ithalat verilerinde izleyemiyoruz. Diğer taraftan, 2021 yılında dolar cinsinden ithalat fiyatları, salgın sonrası küresel talepteki toparlanmanın da etkisiyle bir önceki yıla kıyasla yüzde 24,2 oranında yüksek bir artış göstermişti. Buradan hareketle söz konusu fiyat etkileri dışlandığında, ithalatın ilgili dönemde miktar bazında azaldığı görülüyor. Bu durum, para politikasının ithalat talebi üzerindeki etkilerinin miktar bazında (diğer bir deyişle reel düzeyde) yorumlanmasının da önemini vurguluyor.

İçinde bulunduğumuz sıkılaşma dönemine odaklanıldığında ise ihracatın, dış talebin de desteğiyle nominal olarak gücünü koruduğu görülürken miktar bazında ılımlı bir artış eğilimi göze çarpıyor (Grafik 1). İthalat tarafında ise parasal sıkılaşmanın talebi kısıtlayıcı etkilerinin görülmesiyle birlikte, 2023 yılının ikinci yarısından 2024 yılının ilk çeyreğine uzanan süreçte nominal ve reel ithalatın beklendiği üzere belirgin biçimde azaldığı görülüyor (Grafik 2).

Kısacası, içinde bulunduğumuz sıkılaştırma döneminde, önceki sıkılaştırma dönemlerinde olduğu gibi ihracat miktarındaki artışın sürdüğünü, ithalat miktarında ise sıkılaşan parasal ve finansal koşullarla uyumlu olarak bir düşüş gerçekleştiğini görüyoruz. Bu görünüm, önceki dönemlere benzer şekilde parasal sıkılaştırmanın dış ticarette reel dengelenmeyi de beraberinde getirdiğine işaret ediyor.

TCMB Başkanı Karahan: Finansal koşullardaki sıkılığı koruyoruz

 

TCMB yıl sonu enflasyon hedefine ulaşabilir mi?

 

TCMB, KKM stok bakiyelerini yayımlayacak

 

TCMB: Zorunlu karşılık düzenlemesiyle 550 milyar TL çekildi

 

YORUMLAR (0)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)