BASIN TOPLANTISI - ETKİNLİK - KONFERANS
Basın Daveti Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği 06 Şubat 2020, 09:30

Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği (TKYD), 2019 yılında Emeklilik ve Yatırım Fonları performanslarını ve fonlara artan ilgiyi açıklıyor. 06 Şubat 2020...

Tüm Etkinlikleri Göster
BANKA HİSSELERİ
Hisse Fiyat Değişim(%) Piyasa Değeri

E-posta listemize kayıt olun, en son haberler adresinize gelsin.

Ana SayfaRöportajlarFinansbank zirvesinden Türk ekonomisine bakış ----

Finansbank zirvesinden Türk ekonomisine bakış

Finansbank zirvesinden Türk ekonomisine bakış
27 Ekim 2015 - 08:46 www.finansgundem.com

Finansbank Genel Müdür Yardımcısı Ömür Tan, bankasının hizmetlerini, 2 Kasım öngörülerini, Kristal Kule’deki buluşmaları finansgundem.com’a anlattı.

SERAP SÜRMELİ – FINANSGUNDEM.COM / ÖZEL HABER

Finansbank’ın yeni evi Kristal Kule’yi karşıdan görenlere sözüm yok, modern mimarisiyle göz kamaştırdığı kesin. Zaten dünyanın en iyi gökdelenleri listesinde 7’nci sırada olması da bunun kanıtı. Ama hiç kulenin dibine kadar gelip 168 metreye aşağıdan yukarıya baktınız mı? Bir de böyle bir seyir öneririm…



Küçük bir kasaba nüfusu yaşıyor
Yukarıdan aşağıya, aşağıdan yukarıya insanı etkileyen kule’nin nüfusu küçük bir kasaba. Ee, içeride bir ‘kasaba’ kalabalığı personel yaşarsa, haliyle ‘günlük hayat’ ta içeriye taşınmış. Finansbank Genel Müdür Yardımcısı Ömür Tan, teknoloji üssünün içindeki 2200 Finansçıya ulaşan avantajları dile getirirken, say say bitiremiyor. “Mesela bin metrekare civarında bir fitness salonumuz var. İşte berberimiz, kuaförümüz, kuru temizleme,  saunamız, terzimiz, lostramız, sağlık merkezimiz, marketimiz, kitapevimiz, cafelerimiz, restoranlarımız, dinlenme alanlarımız… Hepsi burada, bir arada. Ve tüm personelimize çok ciddi indirimler de veriyorlar” diye konuşuyor.
 
Çok enerjik, çok moralli, çok keyifli
41 katlı binanın 26. katında sohbet ediyoruz Ömür Tan’la. Kristal Kule’de olup ta buradaki yaşamı merak etmemek imkansız olunca, haliyle gökdelenden başlıyor konuşma. Meraklar, detaylar derken, konu ekonomiye, Finansbank’ın sektöre taşıdığı yeniliklere geliyor. Dile kolay 17 yıl, bir Ömür Finansbanklı Tan, ‘yetki alanı’ geniş bir Genel Müdür Yardımcısı. Kurumsal Bankacılık, Ticari Bankacılık, Nakit Yönetimi ve Dış Ticaret ona bağlı. “Bu yoğunluktan bir yorgunluk çıkar mı acaba?” diye düşünüyorum  ama yanıtı da kendim veriyorum:  Asla! Çünkü Ömür Tan, çok enerjik, çok moralli, neşeli, keyifli, işinin ehli bir üst düzey yönetici.  Ona göre bu birimlerin tek elde toplanması sinerji yaratıyor, rekabette ise avantaj sağlıyor.
 
Finansbank’ın ‘ilk’leri, hizmetleri
BPO (Bank PaymentObligation-Banka Ödeme Yükümlülüğü) sisteminden, Self Servis Dış Ticaret menüsünün kapsamı ve müşterilere sağladığı avantajlardan, e-Fatura teminatlı krediden gururla bahsediyor. “BPO’yu dünyada yalnızca 58 banka, Türkiye’de ise 3 banka yapıyor. Biz de bu 3 bankadan bir tanesiyiz… Self Servis Dış Ticaret, Türkiye’de ilktir. Zamanla yarışan ithalat ve ihracatçılarımızın hayalini gerçekleştirdik… e-Fatura teminatlı kredi ile finansman ihtiyacını karşılamak üzere müşterilerimize yeni bir teminat fırsatı sunuyor, aynı zamanda alacağın vadesini beklemeden kredi kullandırabiliyoruz..” derken gözlerinin içi gülüyor.
 
Manşetlik sorulara manşetlik yanıtlar
Peki, ya dövizle verilen kredilerde, bir sorun var mı geri dönüşlerde? Finansbank’ın destek verdiği büyük yatırımlar hangileri? Yönetiminde bulunduğu banka, Türkiye’nin 2023 hedefleri için nasıl bir vizyonla hareket ediyor? Finansbank’ın satışında Katarlılarla pazarlık ne aşamada?
Her soru tek başına olay… Tan’ın yanıtları da manşet gibi…
 
“Bence piyasa bütün riskleri satın almış”
Türkiye’nin ve 5 kıtadaki milyonlarca insanın heyecanla beklediği kader seçimine günler kala, 1 Kasım sonrası nasıl bir manzara öngörüyor acaba? Kurdaki hareketliliği, azalan yatırımları işaret ederek sürecin zor olduğuna vurgu yapıyor Ömür Tan ama yiğidin hakkını yemiyor:  “Buna rağmen bence ekonomi iyi bir yerde devam ediyor”.  Cümleyi tamamlıyor:  “Bence piyasa bütün riskleri satın almış durumda. O yüzden 2 Kasım’da kötü bir senaryo, piyasada çöküş yaratacak bir şey beklemiyorum.”
Finansbank Kurumsal ve Ticari Bankacılık Genel Müdür Yardımcısı Ömür Tan, Finansgundem.com’a konuşuyor…
 
 

SEÇİM SONRASI KÖTÜ BİR SENARYO BEKLEMİYORUM
 
-1998 yılından beri Finansbank’tayım. 1995-2008 yılları arası hep sahadaydım. Ağırlıklı kurumsal şubelerde müşteri temsilciliği, pazarlama müdürlüğü ve şube müdürlüğü yaptım. 2008 yılında Finansbank Genel Müdürlüğü’ne geldim ve çeşitli görevlerde çalıştıktan sonra 2011 yılında Kurumsal Bankacılıktan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı oldum. Arkasından Ticari Bankacılık sorumluluğu da eklendi. Yaklaşık bir sene sonra da Nakit Yönetimi ve Dış Ticaret fonksiyonu eklendi ve buraya kadar geldik. Aslında bu üçlüyü birbirinden ayırmak pek mümkün değil. Bu kadar birimin aynı çatı altında olması bir sinerji ve rekabette avantaj yaratmaktadır.
 
-1 Kasım’dan sonra Türk ekonomisi ve finans dünyası açısından nasıl bir piyasa bekliyorsunuz?

-Bir kere son iki yılda Türkiye çok seçim geçirdi. Şu an dördüncü seçime giriyoruz. Bu da zor bir süreç. Tabi ki döviz kurunda hareketlilik var, yatırımlar azalıyor. Ama buna rağmen bence ekonomi iyi bir yerde devam ediyor. Anketlere baktığımız zaman bir önceki seçime göre, çok fazla farklılık görünmüyor. Bence piyasa bütün riskleri satın almış durumda. O yüzden seçim sonrası çok kötü bir senaryo, piyasada çöküş yaratacak bir şey şahsen beklemiyorum.
 
-Finansbank, Türkiye’nin 2023 hedefine nasıl bir vizyonla katkı sağlayacak?

-Tabi ki ülke ekonomisine, finans sektörü ve biz bankaların mutlaka desteği olması gerekiyor. Bu destekle beraber ekonomi gelişiyor ve geliştikçe biz daha da destek vermeye çalışıyoruz. Finansbank olarak benim yönettiğim perspektiften baktığınız zaman, Türkiye’deki ağırlıklı büyük yatırımlar, altyapı yatırımları, ulaşımlar vs. işlerin hepsinde varız. Ama yalnızca proje finansmanı büyük işler değil, aslında bizim ticari bankacılık tarafında özellikle tabana yaygın bir müşteri profilimiz var ve bu müşterilerimizin de çok ciddi yatırımları var. Yenileme, yeni ihtiyaçları karşılama vs. bunların hepsinde Finansbank olarak orta ve uzun vadeli kredi verirken, dış ticareti destekleyen finansmanlar sağlamaktayız. Tabi ki işimiz bu ama biz sadece burada kredi vermekle yetinmiyoruz, onların günlük hayatlarını kolaylaştıracak, nakit akışına ve operasyonel süreçlerine devamlı çözümler bulmaya çalışıyoruz.

Rakiplerimize göre genç bir bankayız. Tabi bunun artıları ve eksileri oluyor. Ama en büyük artısı teknolojik altyapımız. Çok daha yeni ve çok daha yeniliklere açık, modüler bir sistemle üzerine her zaman bir şey koyabileceğiniz bir bankayız. Onun için Türkiye’nin 2023 yılı vizyonuna katkıda bulunmaya çalışıyoruz.
 
PİYASA ZATEN HEPSİNİ SATIN ALMIŞ DURUMDA
 
-2015 yılı içinde FED faizi artırır mı? Artırırsa ne zaman artırır, ne kadar artırır? Bunun Türk ekonomisine etkisi ne olur?


-Küresel piyasanın FED’in kararına odaklanmasının yanı sıra müşterilerimiz bile bugün FED’in faiz artırımı yapıp yapamayacağı konusunda görüşlerini bizimle paylaşmaktadır. Evet, şu an için FED’in faiz artırımı yıl sonuna kadar bekleniyor ama zaten piyasa bugün bunların hepsini satın almış durumda ve artırsa da artırmasa da çok büyük farklılıklar olacağını düşünmüyorum. Ek olarak, beklenti oranlarının çok dışında bir değişiklik yapılacağını da düşünmüyoruz açıkçası.
 
-Verdiğiniz kredilerde, özellikle dolar kredisinde dolar olarak mı geri alıyorsunuz? 2015 yılı başında dolar kredisi alan bir müşterinin geri ödemesi bir kriz yaratıyor mu?

-Çok doğru bir soru. Aslında tüzel sektör kredilerinde bu çok geçerli değil. Şöyle geçerli değil, belli bir büyüklüğün üzerindeki firmaların hiç birine döviz kazandıracak faaliyeti yoksa döviz kredisi vermiyor olmanız lazım. Bizim de yaptığımız bu. Yani firmanın döviz geliri varsa, ağırlıklı ona döviz kredisi veriyoruz. Dolayısıyla burada genel anlamda bir risk almamış oluyor firmalar. Ama döviz kredisi borçlanıp, içeride TL ve vadeli bir alacak yapısına sahip bir firma varsa, evet kurların ciddi artışında tabi ki negatif olarak etkilenir. Bu konuda müşterilerimize yönelik önemli bir çözümümüz var. Kurumsal ve ticari bankacılığın altında hazine bölümünden bizim çalıştığımız firmaların bilançolarını analiz ediyorlar. Bu bilançolarda hedge edilebilecek bir yapı kurmaya çalışılıyor. Dolayısıyla firmaların aldığı döviz risklerini ters pozisyonda kapatarak risk almamalarını sağlayan çalışmalar yapılıyor.
 
 

-Son yıllarda kredi finansman desteği verdiğiniz büyük yatırımlar hangileri?

-Geçenlerde yapılan 3. Havalimanı’nın imza törenindeydik. Oradaki kredi veren 6 bankadan bir tanesiyiz. Bence Türkiye adına çok etkileyici ve önemli bir proje. Aynı zamanda İzmir-Gebze Otoyolu projesinde de varız. Aslında bütün büyük bankalarla beraber bankamız da Türkiye’nin vizyonuna destek veriyor.

Dediğim gibi İstanbul’a yapılacak olan 3. Havalimanı projesi var. Toplam 4.6 milyar euroluk bir kredi. Üç kamu bankası, üç tane de yabancı sermayeli özel banka olmak üzer altı Banka var. Finansbank ise 300 milyon Euro ile katılım sağlıyor.

Birde PPP (PublicPrivatePartnership) denilen kamu özel ortaklığı işleri var. Dünyada bunun çok ciddi örnekleri var. Türkiye’de de PPP projelerine öncü bankalardan bir tanesiyiz ve son birkaç yıldır bu yapıyla ilgili çalışıyoruz. İnşaatın başlamasından, son anına kadar işin finansmanında oluyoruz.  Bu konuda iki büyük projeye dahil olduk; Bilkent PPP Dia Grubu ve Kayseri PPP YDA İnşaat. Bunlar çok ciddi büyük yatırımlar olup Türkiye’nin gelecekteki planlarını destekleyecek işlerden bazılarıdır.
 
BU SİSTEMİ UYGULAYAN DÜNYADAKİ 58 BANKADAN BİRİYİZ
 
-BPO (Bank PaymentObligation-Banka Ödeme Yükümlülüğü) sisteminden bahseder misiniz?


-BPO (Bank PaymentObligation) yani “Banka Ödeme Yükümlülüğü” çok yeni bir sistem ve bunu dünyada yalnızca 58 banka, Türkiye’de ise 3 banka yapıyor. Biz de bu 3 bankadan bir tanesiyiz.

BPO riski azaltmak ve ödemeye güvence sağlamak bakımından akreditife benzetilebilir, ancak bunlar birbirinden farklı ödeme yöntemleridir. Akreditif, belgelerin bankaya fiziki olarak ibraz edilmesi ile Satıcı’ya bir ödeme yükümlülüğü sağlarken, BPO yükümlülüğü sadece elektronik ortamda uygun verilerin sunulmasına dayalı olarak sağlanır. Açık hesap yani mal mukabili ödeme şekline ise banka güvencesi sağlamaktadır.

Bugün BPO’nun dünyada kullanımı çok fazla değil ama önümüzdeki yıllarda çok ciddi talep artışı olacağına eminiz. Çünkü dün olan hiçbir şey bugün teknolojik olarak yok hayatımızda. Ağırlıklı olarak çok uluslu müşterilerden ve büyük kurumsal müşterilerden talepler gelmeye başladı. Bu da işgücü ve kazanç anlamında da çok önemli…

Aynı zamanda Dış Ticarette elektronik bankacılığın BPO ile daha da fazla kullanılacağını düşünerek birçok Dış Ticaret işlemini müşterilerinin kendisinin tamamlayabileceği bir “Self Servis Dış Ticaret İnternet Menüsünü” de müşterilerimizin kullanımına açtık.
 
-Self Servis Dış Ticaret İnternet menüsünün farklılıkları ve avantajları nelerdir? Tüm firmalar bu menüyü kullanarak işlem yapabilir mi?

-Self Servis Dış Ticaret menüsü kapsamı ve müşterilere sağladığı avantajları ile Türkiye’de ilktir. Zamanla yarışan ithalat ve ihracatçılarımızın hayalini gerçekleştirdik ve işlemlerini kendilerinin yönetebildiği, gözlemleyebildiği, evrak alış verişini en aza indiren yeni bir hizmet kanalı oluşturduk.

Dünyanın her yerinden ulaşılabilen bu yeni kanal aracılığı ile müşterilerimiz tüm dış ticaret dosyalarını ve işlem sonuçlarını kendileri takip edebiliyorlar. İşlem statülerinden SMS/e-mail bilgilendirmeleri ile anlık olarak haberdar edilen dış ticaret müşterileri, aynı zamanda bu menülerden yaptıkları işlemlerde avantajlı kur fırsatından yararlanabiliyor.

Uygulamanın müşterilere sunduğu ayrıcalıklı hizmetlerden bir diğeri de “Dış Ticaret Müşteri Danışma Hattı – 0216 524 45 45”dır. Bu hizmet sayesinde, Finansbank müşterileri işlem anında Finansbank Genel Müdürlüğü’ndeki dış ticaret uzmanlarından destek alabiliyorlar.
 

 
PİYASADAKİ BÜTÜN BANKALARDAR BİZİ AYRIŞTIRAN BİR ÜRÜN
 
- e-Fatura teminatlı krediniz var, bundan kimler faydalanıyor?

Türkiye’de e-Fatura, 2014 yılında belirli mükellefler için zorunlu hale geldi. Ayrıca 2014 yılı cirosu 10 milyon TL üstü tüm firmaların 1 Ocak 2016 itibariyla e-Fatura kullanma zorunluluğu başlayacak. Biz bunu öngörerek bir yazılım firmasıyla 2013 yılında banka iştirakimiz olan eFinans’ı kurduk.

Burada ciddi anlamda bir nakit akış potansiyeli görüp, piyasadaki bütün bankalardan bizi ayrıştıran bir ürün olan “e-Fatura teminatlı krediyi” çıkardık. Bu kredi ile finansman ihtiyacını karşılamak üzere müşterilerimize yeni bir teminat fırsatı sunuyor, aynı zamanda alacağın vadesini beklemeden kredi kullandırabiliyoruz. Ne avantajı var? Geçek anlamda bir mal alışverişi olan ve faturası kesilmiş bir ticaretin finansmanı anlamına geliyor. Bu önemli çünkü bugün herhangi bir çek kesildiği zaman veya bir senet verildiğinde karşısında gerçek bir ticaretin varlığı bilinemiyor. Halbuki bu e-Fatura teminatlı kredi çok sistematik, iki firma arasındaki ticareti kolayca finanse edebiliyorsunuz. Böyle bir hizmet vermekten müşterilerimizde, bizde çok memnunuz.

-Finansbank satışı için son gelişmeler nelerdir? Katarlı bankayla pazarlık ne aşamada?

-Finansbank olarak KAP’a yaptığımız açıklamamız ve National Bank of Greece’inde (NBG) yaptığı açıklama dışında yeni bir gelişme olmadı.
 
-Son olarak neler söylemek istersiniz?

-Müşterilerimize hep yeni ürünler, yeni hizmetler vs. sunuyoruz ama bir de bizim yıllardır devam eden eski hatta kendilerini ortak olarak gördüğümüz müşterilerimiz var. Kendilerine özel bu senenin ortasında başlattığımız “Finansbank İstanbul Buluşmaları” adı altında yepyeni bir konsept yarattık. Dediğim gibi yıllardır beraber çalıştığımız Türkiye’nin her yerinden müşterilerimizle, 1,5-2 günlük bir programla onları İstanbul’a davet ediyoruz. Burada ne yapıyoruz? Yaklaşık 50 kişilik gruplar halinde yapılan buluşmaların ilk gününde müşterilerimiz, Finansbank Kristal Kule’de yaptığımız toplantıda üst yönetimimizle sohbet ederek fikir alışverişinde bulunurken birbirlerini yakından tanıma fırsatı yakalıyor ve devamında da akşamı yemeği yeniyor. Ertesi gün aslında hiç olmayan bir şey yapıyoruz. Müşterilerimize diyoruz ki “Siz yoğun iş programınızda nefes alamıyorsunuz, bırakın yarım gün işi ve İstanbul’u farklı bir şekilde gezin”. Bütün müşterilerimizi otellerinden alıp, Tarabya kıyısında tekne ile Boğaz turu yaptıktan sonra sadece Finansbank müşterileri için kapılarını açan Topkapı Sarayı’nı ünlü rehber Saffet Emre Tonguç anlatımıyla geziyoruz. Farklı sektör ve şehirlerden gelen müşterilerimiz, hem yeni kişilerle tanışmaktan ve network imkanı yakalamaktan çok memnun kaldıklarını hem de İstanbul’u farklı bir gözle yaşama imkanı bulduklarını dile getirdiler. Sanırım bu yaptığımız konseptle de sektörde tekiz diyebilirim. Buda Finansbank’ın farklarından bir tanesi. 
YORUMLAR (2)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)